Hayatım boyunca çok az bedavam oldu. Neredeyse hiç denecek kadar az. Sana kulakçıklarını kesip gönderdiğimiz o Posta Kutusu bilmem kaç Kavaklıdere Ankara adresine çok kulakçık gönderdim, hiçbiri geri dönmedi. O yağlı yağlı kağıtları göndermek de ne saçma işti! Dondurma çubuklarından, kola kapaklarından bile bedava çıkmadı. Yalnız bir kere, bir markette çekilişe katıldım. Bir gün muhtar aradı, falanca marketten çekiliş kazanmışsın, tebligat bıraktılar diye. Öldüm heyecandan... Ulen bi de araba çıkıyor mu, belki de fırındır, tam da bozulmuştu iyi olur falan dedim. Çıka çıka 50 tane hazır çorba çıktı. Midemde sorun olduğunu ve hazır çorba gibi gıdalar tüketmemem gerektiğini öğrendiğim hafta hem de😀 Başka da bir şey hatırlamıyorum. Olduysa da hayrını görememişimdir. Bedavayla aram o kadar yok ki, 2 alana 1 bedava olduğunda, o bedavaya ne alacağımı bilemem, dolanır durur, "kalsın ya istemiyorum ben" derim çoğu zaman.
Bedavam olmadı ama çok şükür çok çalıştım, elde ettiğim her şeyde alın terimin olduğunu bilmekten daha keyifli hiçbir şey yok. Az önce çalışmak için çantamı açtım, çantamda iki tane defterim var. Bunlar projeler defteri. Her proje için bir defter açıyorum, bazen tamamlanması zaman alıyor, notlarım kaybolmasın istiyorum. Tamamladığımda o defteri kapatıyorum. Dün bir şey aramak için çekmecemi açtım, orta çekmece sıvama defter dolu. Aradığım zaten orada değildi. Orada birikmiş defterleri alıp dolaba kaldırdım. Meslek hayatımın ilk defterini bile saklarım. Onların yanına koydum. Sanki emeğimi, gayretimi, sabrımı, yılları alıp kaldırdım dolaba. Düşündüm ki; biz çalışıp gayret edince Allah karşılığını veriyor. Vermiyorsa da vardır bir bildiği... Yani dostlar, kalkın hadi...